Bazı İnsanların İç Sesi Yok: Bilimsel Olarak Bu Nasıl Mümkün?

Bir şey düşünürken, bir şey okurken veya kendi kendimize kaldığımızda zihnimizde bir ses canlanır. Bu, çoğu insan için son derece doğal ve yaygın bir deneyimdir. Canlanmayan insan sayısı ise yok denecek kadar azdır. Ancak, herkesin bir “iç sese” sahip olmadığını belirtmek önemlidir. Konuşma engelli bireylerin bile bir iç sesine sahip olduğunu düşünürsek, insanların kafalarının içinde bir ses belirmesi doğal bir şeymiş gibi gelebilir. Fakat gerçek, bununla sınırlı değildir. Çünkü siz bu yazıyı bile iç sesinizle okurken, bazı insanlar sessizce gözleriyle takip ediyor…
İç Sesin Olmaması: Anendofazi
Toplumun en az %5’inin iç sese sahip olmadığı biliniyor. Kulağa biraz enteresan, hatta inanması güç geldiğinin farkındayız. Ancak bilimsel araştırmalar, herkesin bir iç sese sahip olmadığını kanıtlıyor. Üstelik bu durum, bilim dünyasında “anendofazi” olarak biliniyor. Öncelikle iç sesin ne olduğuna bakmak gerekiyor. Monolog olarak da bildiğimiz iç ses, kelimeleri duymadan sessizce tekrarlama yeteneğimizdir. Çoğu insanda bulunan bu iç ses, toplumun az bir kesiminde bulunmuyor.
Araştırmalar Ne Diyor?
Johanne Nedergard ve Gary Lupyan’ın bir çalışması, iç ses eksikliğinin bilişsel performans üzerindeki etkilerini inceledi. Toplam 93 katılımcıyla yapılan deneylerde, iç sesi olmayan 46 kişi ile yüksek iç ses aktivitesi bildiren 47 kişi karşılaştırıldı. Katılımcılardan, ses veya yazım benzerliği olan kelimeleri hatırlamaları istendi. İç sesi olmayan kişiler, bu görevde belirgin bir başarısızlık gösterdi.
Dikkat gerektiren diğer görevlerde de iki grup arasında ortaya çıkan sonuç şuydu: İç ses, yalnızca dil ve hafıza ile ilgili görevlerde kritik. Nedergard’a göre, iç sesi olmayan kişiler, bu görevlerde parmak hareketleriyle saymak gibi farklı stratejiler geliştirmişti. fMRI çalışmaları, iç sesin beynin superior temporal girus ve sol inferior frontal girus bölgelerinde aktivasyon yarattığını gösteriyor. Bu bölgeler, normal konuşma esnasında da devreye giriyor. Kendi kendimize iç diyalog kurarken işitme korteksi aktive olurken, iç monologda bu aktivite daha düşük seviyede kalıyor.
İç Sesin Beyindeki Mekanizması
Beynin dil işleme merkezleri, iç ses deneyiminde önemli bir rol oynar. Superior temporal girus (STG) ve inferior frontal girus (IFG) gibi bölgeler, dil üretimi ve anlamada aktif rol oynar ve iç ses deneyiminde de benzer bir aktivasyon gösterirler. Bu bölgelerdeki aktivite seviyesi, iç sesin yoğunluğu ve netliğiyle ilişkili olabilir. Anendofazi durumunda, bu bölgelerin aktivitesinin farklı bir şekilde düzenlendiği düşünülmektedir. Araştırmacılar, bu farklılığın genetik faktörler, nörolojik farklılıklar veya gelişime bağlı faktörlerden kaynaklanabileceğini öne sürmektedirler.
Bununla birlikte, iç sesin beyindeki tam mekanizması henüz tam olarak anlaşılmış değildir. Daha fazla araştırma, iç sesin nörolojik temellerini ve anendofazinin altında yatan nedenleri daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) gibi beyin görüntüleme teknikleri, iç sesin beyindeki aktivite örüntülerini haritalamada önemli bir rol oynar. Bu teknikler sayesinde, iç ses deneyiminin beyindeki farklı bölgeler arasındaki bağlantıları ve iletişim ağlarını nasıl etkilediği daha ayrıntılı olarak incelenebilir.
Anendofazi ve Bilişsel Performans
İç sesin olmamasının bilişsel performans üzerindeki etkileri, araştırmacılar tarafından incelenmeye devam etmektedir. Bazı araştırmalar, iç sesin özellikle dil ve hafıza görevlerinde faydalı olduğunu göstermiştir. Ancak, diğer araştırmalar, iç sesin olmamasının bilişsel performans üzerinde önemli bir olumsuz etkiye sahip olmadığını öne sürmektedir. Bu farklı sonuçlar, araştırma yöntemlerindeki farklılıklar veya katılımcıların özelliklerindeki farklılıklar nedeniyle olabilir.
Anendofazi olan bireyler, iç ses kullanmayan farklı stratejiler geliştirerek bilişsel görevleri tamamlayabilirler. Örneğin, görsel imajlar kullanabilirler veya parmak hareketleriyle sayabilirler. Bu durum, insan beyninin esnekliğini ve adaptasyon yeteneğini göstermektedir. İç sesin olmamasının, bazı bilişsel yetenekleri olumsuz etkileyebileceği, ancak diğer yetenekleri geliştirebileceği düşünülmektedir.
Anendofazi: Nadir Bir Durum mu?
Anendofazi’nin ne kadar yaygın olduğu konusunda kesin bir rakam vermek zor olsa da, mevcut araştırmalar, bu durumun toplumda beklenenden daha yaygın olduğunu göstermektedir. Bazı tahminlere göre, nüfusun %5’inden fazlası iç sese sahip olmayabilir. Ancak, bu durumun teşhisi zor olabilir, çünkü birçok kişi iç sesinin olmadığının farkında olmayabilir veya bunu önemsemeyebilir.
Anendofazi olan kişilerin yaşam kaliteleri üzerindeki etkisi, bireyden bireye değişir. Bazı kişiler bu durumdan herhangi bir olumsuz etki yaşamazken, bazıları dil işleme, hafıza veya diğer bilişsel görevlerde zorluk yaşayabilir. Ancak, anendofazi olan kişilerin çoğu, bu durumu günlük yaşamlarında başarılı bir şekilde yönetebilirler.
İç Ses ve Kişilik
İç sesin kişiliğin oluşumunda ve işleyişinde rol oynayabileceği düşünülmektedir. İç ses, kendi kendimizle konuşmamızı, düşüncelerimizi düzenlememizi ve kararlar almamızı sağlar. İç sesin olmaması, bu süreçleri etkileyebilir ve kişiliğin gelişimini farklı şekillerde yönlendirebilir. Ancak, iç sesin kişilikle olan ilişkisini daha iyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Anendofazi, insan zihninin inanılmaz çeşitliliğini gösteren bir örnektir. Herkesin benzersiz bir düşünme ve deneyimleme biçimi vardır ve anendofazi, bu çeşitliliğin bir parçasıdır. Bu durum, insan beyninin adaptasyon yeteneği ve esnekliği hakkında önemli bilgiler sağlar.
Sonuç
İç sesin olmaması, anendofazi olarak bilinen ve bilimsel olarak kanıtlanmış bir durumdur. Bu durum, toplumda tahmin edilenden daha yaygın olabilir ve bilişsel performans üzerinde farklı etkiler gösterebilir. Anendofazi, insan beyninin esnekliğini ve farklı düşünme biçimlerinin varlığını gösteren ilgi çekici bir olgudur. Daha fazla araştırma, anendofazinin nedenlerini, etkilerini ve beyindeki mekanizmalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır.
İç sesi olmayanlar için bu durum, alışılmadık bir deneyim olsa da, günlük yaşamlarını etkileyecek bir dezavantaj olarak görülmemelidir. Aksine, bu durum, beynin farklı şekillerde çalışabileceğinin ve başarılı bir şekilde işlev görebileceğinin bir kanıtıdır. İç sesin varlığı veya yokluğu, bireyin zekası veya yetenekleriyle doğrudan ilişkili değildir.
Kaynaklar: 1, 2
İnsan sağlığı ile ilgili diğer içeriklerimiz: